Ülkemizde Mercedes sahibi olmak güzel bir düşünce, ancak o sıkıcı derecede koyu renki ve metal tavanlı bir Mercedes sahibi olmak yerine güzelliği ile dikkatleri üzerinize çekecek bir Mercedes sahibi olmak ise bir ayrıcalık olabilir. Bizler de bu ayrıcalığı ülkemizde yaklaşık 2 milyon TL’ye satılan E300 Cabriolet ile tatma fırsatı bulduk.
Otomobiller gün geçtikçe sıradanlaşıyor ve tek düze olmaya başlıyor. İçini ve dışını kişiselleştirebildiğiniz onca model olmasına rağmen, ülkemizde genelde çok sıradan modelleri yollarda görüyoruz. Ancak bazen gerçekten zevkli insanlara da rastalamak mümkün.
Beyaz bir otomobil size de çok sıradan görünebilir ancak Mercedes’in Designo bölümü öyle zevkli ve güzel otomobiller tasarlamanıza imkan veriyor ki, beyaz bir otomobil bile gözünüze çok güzel görünebiliyor. İşte bunu sağlayan bu güzellik ise Mercedes-Benz E300 Cabriolet. Kumaş tavanı ile diğer üst segment cabriolet otomobillerden farklı olan E300 Cabriolet, test aracımızda koyu kırmızı renkli tavana sahipti. Beyaz ve kırmızının mükemmel uyumu olarak adlandırabileceğim otomobilin yeni tasarımı ise ufak yenilikler tamamlıyor. E Serisi’ndeki yeni ön far tasarımına sahip olan yeni E300, AMG donanım paketi ile satışa sunuluyor.
Bu sayede kıvrımlı ve kaslı görünen kaput, daha geniş çamurluklar ve daha büyük hava girişlerine sahip ön tampon ile araç bir spor otomobilden farksız görüntü sunuyor. Yan tarafta ise coupe görüntüsünü kırmızı kumaş tavanı ile sunan otomobil, ilginin üzerinde olmasına davet ediyor. Arka tarafta ise bu güzel görüntünün bir parça bozulduğunu söyleyebilirim. Ne yazık ki eski yıllarda üretilmiş olan Laguna Coupe’den alınmış gibi görünen ince uzun stop grubu bence aracın bütüğünlüğü ile uyum sağlayamıyor. Ancak arka tamponun yapısı ve aktif olan iki egzoz çıkışı aracın gücünü dışarıdan göstermeye yetiyor.
Aracın içine geçtiğimizde ise diyeceğim ancak içine geçmeden önce tavanını açalım. 20 sn’den daha kısa sürede açılan devasa kumaş tavan, oldukça hızlı ve sessiz bir şekilde açılıyor. Açıldığında ise test aracımızda olan designo paketin detayları karşımıza çıkıyor. Tavanın gizlendiği kapakla uyumlu olan eğer kahvesi ve macchiato beji konsepti aracın inanılmaz lüks ve güzel görünmesini sağlıyor. Ön konsolu boydan boya kaplayan açık renk ahşap kaplamalar da aracın sportif yanında bir konfor esintisine sahip olmasını sağlıyor. İç mekanı tamamen nappa deri olan otomobilde kalite hissini dokunduğunuz her noktada alabiliyorsunuz. Bu kadar pahalı bir otomobilde böyle detayların olması zaten kaçınılmaz.
Arka koltuklara geçmek oldukça kolay ancak arka koltuklarda bir E Serisi konforu aramak olmaz. Aracın katlanır tavanından dolayı oldukça daralan arka koltuklarda 160-165 üstü bir yetişkinin oturması neredeyse imkansız. Ancak 2 çocuklu bir aile bu otomobilde çok zevkli yolculuklar yapabilir. Ayrıca arka koltuklarda çocuklarınızın tabletleri için de 2 adet şarj noktası düşünülmüş olması çok güzel bir detay. Aslında işin en zevkli kısmı ön koltuklarda. Elektrikli hafızası, ısıtmalı, soğutmalı ve head scarf yani boyun üfleme özellikli ön koltuklar hem spor bir otomobil hissini hem de konforu bir arada sunabiliyor. Aracın tüm ekipmanlarının konumlandırması da o kadar güzel yapılmış durumda ki, bir sorun ya da alışmamışlık yaşamanız mümkün değil.
AMG tasarım konsepti ile gelen yeni direksiyon simidi ise E Cabriolet’in iç mekanında göze çarpan tek yeni detay diyebiliriz.
Sıra sürüşe geldi. E Cabriolet aracı teste aldığımız ilk gün hava oldukça güzel ancak soğuktu. Havanın bu güzelliğini fırsat bilerek tüm gün üstü açık bir sürüş yaptım. Üzerime mont bile giymeye ihtiyaç duymadım. Çünkü aracın ön cam üstündeki ve arkadaki rüzgarlıkları aracın içinin soğuktan arınmasını sağlıyordu. Boyun ısıtma ise ne kadar hızlı giderseniz gidin, boynunuzun tutulmasını önlüyor. Bu özellikler sayesinde 2 derecede bile üstü açık olarak dolaşabiliyorsunuz. İnsanlar ne kadar size deli gibi baksa da, Burmeister müzik sisteminin sesini açıp keyifle yolunuza devam edebilirsiniz.
Yolunuza devam etmek istediğinizde ise 2.0 litrelik 258 beygir gücündeki ve 370 Nm torka sahip olan motor size eşlik ediyor. Düşük devirlerde sessizliği ile ön plana çıkan motor, devir yükseldiğinde ise bir V6 motor edasıyla çok tatlı homurtular çıkartıyor. Sport + modda ise 258 beygirin sizi arkadan ittiğini hissedebiliyorsunuz. 9 ileri otomatik şanzıman ile kombine olan bu motor, ıslak ve kuru yollarda aracın bir ok gibi fırlamasını sağlıyor. Ancak aracı test ettiğim haftanın diğer günlerinde yağan kar olduğunda ise biraz ürkütücü olabiliyor. Önde 245 taban ve arkada 275 taban lastiklere sahip olan test aracımızda kış lastiği görevini çok güzel yapıyor ancak düşük devirlerde gelen güç ve tork nedeniyle karlı yollarda birazcık aracın biraz arkasının gezinmesine neden olabiliyor. Bu da insanı ürkütmüyor değil. Ancak bunun bir spor E Serisi olduğunu unutmamak lazım. Yere dahi iyi tutunma için bu aracı özel siparişle 4Matic olarak da alabilirsiniz. Araç arkasını saldığında ise direksiyondan size gelen tepkiler o kadar doğal ve sizi o kadar iyi yönlendiriyor ki. O ürkme hissi anında yok oluyor ve kendinizi Finlandiya’da yaşamış bir sürücü gibi hissedebiliyorsunuz.
Tabi bunu biraz abartırsanız 2.0 litrelik güçlü motor 13-14 litre civarında tüketime sahip oluyor. Ancak sakin ve uzun yol kullanımını da işin içine katarsanız yakıt tüketiminiz maksimum 9 litre civarında olacaktır. Bu da aracın teknik verilerinde yer alan WLTP verilerini çok iyi karşıladığını bizlere gösteriyor. Eğer bir Cabriolet otomobil almayı düşünüyorsanız, evin tek aracı dahi yapabileceğiniz bir Cabriolet olarak Mercedes E300’ü tercih edebilirsiniz. Tabi bir de 2 Milyon TL gibi bir bütçeniz varsa.