Ford’un zamanında kalıplaşmış bir cümlesidir “Alırsın Ford Olursun Lord” bu cümle o kadar çok yayılmış ki, Ford’un daha kaliteli otomobiller üretmesine de neden olmuş. Ford’un ülkemizdeki ilk crossoverı Kuga, 2. neslinde de bu geleneği sürdürmeye devam ediyor mu? Hep birlikte inceleyelim.
Ford’un tarihini bilmeyen otomobil sever yoktur. Ancak herkes bilmek zorunda diye bir durum da yok. Bu nedenle öncelikle Ford’un tarihinden bahsetmek gerek. 1903 senesinde Henry Ford tarafından Michigan’da kurulan Ford Motor Co. dünyanın ilk seri üretim otomobilini üreten şirket olarak tarihe adını yazdırmıştır. Dünyanın en çok satan markası olmayı da başaran marka, günümüzdeki çoğu otomobilin bu denli hızlı üretilmesinin en büyük zeminini de hazırlamıştır.
Eh biraz Ford’dan bahsettikten sonra neden Lord olduğunuzdan bahsetmek gerekli. Ford öyle bir marka ki, günümüzün trendlerini oluşturan ve onları otomobillerine en iyi şekilde uygulayan bir marka. Zamanında da Ford’un kamyon reklamında söylenen bu söz, günümüzde de halen kullanılmakta. Ancak Ford’u Ford yapan bazı özellikler de bulunmakta. Sade iç mekan, çok iyi yol tutuş ve dinamik otomobiller. İşte bunların hepsini bir araya getirdiğinizde premium olmayan markalar arasında en bu özellikleri bir arada en iyi sunan markalardan birisi Ford olarak karşımıza çıkıyor.
C Crossover segmenti ise oldukça çekişmeli bir segment. Müşteri kitlesinin o kadar çok kriteri var ki, markaların her birine bir arada cevap vermesi neredeyse imkansız. Ancak bu kriterleri harmanlayıp bir arada güzel sunan markalar da yok değil. Ford ise bu cevabı kendi dilinde veriyor. Amerikan modellerinden gelen dış tasarım detayları yerine daha yumuşak ve Avrupa esintili bir tasarımla karşımıza çıkan Ford Kuga, test aracımızda bulunan ST-Line donanım ile sert bir görüntü sunmayı başarıyor.
Ön tasarımı ne kadar yuvarlak hatlara sahip olsa da tampon ve kaputtaki sert çizgiler, aracın daha agresif görünmesini sağlıyor. Büyük hexagonal tasarımlı ön ızgara ise aracı daha sert göstermeyi başarıyor. Yan tasarımda ise ST-Line donanımının bir parçası olan gövde rengi dodikler ve kapı koruma çıtaları, aracın sportifliğini arttırmaya çalışan detaylardan. 19 inçlik jantlar ise fazlasıyla güzel görünüyor. Arkaya geçtiğimizde ise düz çizgiler ve keskin hatlar bizi karşılıyor. Bence Kuga’nın arka tasarımı ön tasarımından daha güzel ancak, burada da ST-Line donanımı ile gelen orijinal çift egzoz çıkışına sahip olan difüzör, eski zamanlarda var olan Amerikan tampon isimli detay gibi araçtan çok uzakta kalmış ve tasarımın biraz değişmesine neden olmuş. Tabi renkler ve zevkler tartışılmaz ama arkadaki en güzel detay tamponların uçlarına yerleştirilmiş ve bir gamzeyi anımsatan reflektörler diyebilirim.
Ford Kuga, ilginç özelliklere sahip bir otomobil. Örneğin kapıların açıldığında çıkarttığı ses aracın kaliteli yapıda olduğunu hissettiriyor, ancak kapı çarpma önleyicisi sistem, kapılar kapanırken sanki çok kalitesiz bir otomobil kullanıyorsunuz hissiyatına neden oluyor. Mükemmel çalışan bu çarpma önleme sisteminin ara elemanlarının plastiği sanki biraz kalitesiz olmuş gibi. Onun dışında ise kapıyı kapattığınızda bir Ford klasiği olan sessiz bir iç mekana geçiş yapıyorsunuz. Dokunduğunuz her noktada kaliteli hissediyorsunuz.
Dijital kadran, head-up display gibi detaylar araca bindiğinizde gözünüze ilk çarpan detaylar. Ancak yine bir Ford klasiği olarak aracın direksiyonunda çok fazla tuş olduğu gözünüze çarpıyor. Tuşlara alışmak biraz zaman alıyor, ancak sonrası oldukça kolay. Ford’un multimedya sistemi olan SYNC, sistemi ise 3. nesli ile geliyor. Kullanımı oldukça kolay olan, Apple Car Play ve Android Auto gibi detaylara sahip olan bu sistemin hızı şimdilik idare eder, ancak ileri zamanlarda biraz geri kaldığını düşünebilirsiniz.
Eskiden Sony ile müzik sistemi partnerliği yapan Ford, günümüzde Bang&Olufsen ile bu iş birliğini sürdürüyor. Premium ses sistemleri konusunda oldukça iyi olan bu marka, otomobilde bir şaheser yaratmasa da kaliteli müzik dinlemenizi sağlıyor.
ST-Line donanımında aracın sadece dış görüntüsü değişmiyor. Aracın içindeki detaylarda da bolca değişim göze çarpıyor. Kırmızı dikişli ve delikli deri ile detaylandırılmış direksiyon simidi, orta konsolun yanında bulunan kırmızı dikişli deri kapılama, torpidoda bulunan karbon fiber kaplama, deri alcantara karışımı kırmızı dikişli spor koltuklar ST-Line donanımı ile gelen detaylar.
Sürüşe geçtiğimizde ise motoru direksiyonun sağında bulunan Start-Stop tuşundan çalıştırıyorsunuz. 1.5 litrelik TDCi ünite, dizel olmasına rağmen sessiz bir çalışma karakterine sahip. Bu durum Ford Kuga’nın iyi sayılabilecek ses yalıtımı ile birleşince içeriye yüksek devirlerde dahi motor sesi alma gibi bir problemle karşılaşmıyorsunuz. Ortada bulunan çevirmeli bir mekanizma ile kontrol edilen 8 ileri otomatik vites ise motorla çok uyumlu çalışmıyor gibi. Aracın sürekli düşük devirde kalmasını isteyen bu şanzıman, vites geçişlerinde oldukça konforlu davranıyor. Direksiyon arkasındaki kulakçıklar ile de idare edilen şanzıman, bu kulakçıların tepkilerine çok rahat bir şekilde tepki veriyor.
Şanzımanın kötü yanlarının yanında iyi yanları da var tabi ki. Örneğin aracı spor moduna aldığınızda şanzıman gerçekten hızlı bir hale gelebiliyor. Uzun yolda da konforunuzdan ödün vermeden aracın hızlanmasını sağlayabiliyor.
Sürüşte ise bir Ford’da olduğunuzu her anda anlayabiliyorsunuz. Konforlu ile sert arasında çok güzel bir dengede ayarlanmış süspansiyon sistemi, aracın üzerindeki 19 inçlik jantlar ve geniş sayılabilecek yanaklara sahip lastiklerine rağmen inanılmaz dengede tutuyor. Büyük ve küçük darbeleri güzel sönümleyen süspansiyon sistemi, orta sertliklerde ki darbelerde ise biraz dengesiz davranıyor. Ancak Ford’un bir diğer iyi olduğu konu burada devreye giriyor. Şasi rijitliği mükemmel olan bir crossover olacağı kimsenin aklına gelmez. Ancak Ford bu konuda da güzel çalışmış ve yerden de yüksek olan Kuga’yı olabilecek en rijit hale getirmiş.
Bu sayede virajlarda araçta bir esneme yaşamıyorsunuz ve bu ani ağırlık transferlerini engellediği için mükemmele yakın bir yol tutuşla virajlara girebiliyorsunuz. Virajlara girebiliyorsunuz derken direksiyonun da komutlara hızlı bir şekilde tepki verdiğini söylemeden geçmeyelim.
Kuga’da iyi kötü bir sürü detaydan bahsettim sizlere. Bazı kişiler için kötü bazı kişiler için ise mükemmel olan bir detaydan bahsetmenin zamanı. 1.5 litrelik TDCi motor, 120 beygir güç ve 270 Nm tork üretiyor. Bu güç Kuga’nın hızlı bir otomobil olmasını sağlamıyor. Ancak bu durum Kuga’nın inanılmaz düşük tüketimlere sahip olmasını sağlıyor. Örneğin Kuga, 0-100 km/s hızlanmasını bu motorlar 12.7 sn’de tamamlıyor ve maksimum 175 km/s hıza ulaşabiliyor. Ancak kadranda 189 km/s hızı görmeniz mümkün. Uzun süre 189 km/s hızla da gitseniz, çok şehir içi trafiğinde de yer alsanız, Ford Kuga size 6.7 litrelik ortalam tüketim değerinin üstünde bir değeri göstermek istemeyecek. Çünkü bu kadar düşük tüketimlerle rahatlıkla seyehat edebiliyorsunuz. Hatta 120 km/s sabit hızla yol almak isterseniz dijital kadranın tüketim bölümünde 4.2 litre/100 km’lik bir tüketim değeri görebilirsiniz.
Sizler de hem sert görüntüye sahip, hem de bir B HB kadar düşük tüketimle yol alabilen C crossover modele sahip olmak istiyorsanız Kuga tercihleriniz arasında yer almalı. Ufak detaylarla yapılan güncellemeler ise aracın günümüz standartlarına çok kolay şekilde uymasını sağlamış.
Ford Kuga fiyat listesine buradan ulaşabilirsiniz.