Otomobil üreticileri dizel pazarından birbir çekilirken, ülkemiz gibi pazarlarda halen dizel otomobil satışı önemli derecede fazla olmayı sürdürüyor. Bunu gören PSA Grubu’da artık emisyon standartlarına uyan 1.5 üç silindirli dizel motorunu Opel markasında satışa sundu. Bizlerde bu motoru ilk olarak makyajlanan Opel Insignia’da deneyimleme fırsatı bulduk.
Ülkelerin emisyon kuralları öyle katı bir hale geldi ki, markalar artık otomobil geliştirmek yerine motorlar geliştirmeye odaklandılar. Hatta bazı markalar içten yanmalı motor gelişimini de bırakıp, artık elektrik ve hibrit sistemler üzerine yoğunlaştılar. Ancak ülkemizde böyle bir zorunluluk yok ve dizel motor satışı halen azımsanamayacak kadar fazla. Durum böyle olunca da dizel motorlu yeni otomobilleri görmemiz mümkün oluyor. Opel’de aslında mükemmel olan 1.6 litrelik CDTi dizel motorunu emisyon standartlarını karışamadığı için üretmeme kararı aldı. Çözüm ise yine GM döneminde tanıtılan bir motordan geldi. 1.5 litrelik üç silindirli yeni dizel motor, emisyon kurallarına uyuyor ve markanın dizel motor ar-ge’si için bütçe ayırma ihtiyacını yok ediyordu.
Opel bu durumda tüm GM araçlarının platformuna uyumlu olan bu motoru yine GM döneminde geliştirilen otomobillerinde kullanma kararı aldı. Bu motorun iyi ve kötü yanlarını konuşacağız ancak öncelikle yenilenen Insignia’dan bahsedelim.
Opel’in ülkemizdeki amiral gemisi olan Insignia, coupe formlu bir D sedan aslında. 2. nesli ile bu görüntüye kavuşan Insignia, her nesilde olduğu gibi 3. yılın sonunda bir makyaj operasyonuna maruz kaldı. Opel’in yeni kimliğine bürünen otomobil, artık yatık L şeklindeki gündüz farları ve LED farları ile tüm donanımlarında daha lüks bir görüntü sunabiliyor.
Yenilenen jantlar ve LED teknolojisine kavuşan stop lambaları ile artık daha modern görünen Insignia’nın makyajının çok kapsamlı olduğunu söylemek zor. İç mekana geçtiğimizde de Insignia’nın bu makyajdan hiç etkilenmediğini görüyoruz. PSA Grubundan esintiler bile içermeyen otomobilin en büyük yeniliği makyaj öncesinde 7 inç olan multimedya ekranı yerine artık 8 inçlik bir ekranın sunuluyor olması.
Insignia’nın malzeme kalitesi ve iç tasarım detaylarından bahsetmek gerekirse, hem lüks hem de sportif çizgilerin olduğunu söylemek gerekli. Deri kaplı ön konsol, ahşap görünümündeki iç kaplamalar aracın lüks hissiyatını arttıran detaylar.
Delikli deri ile kaplanmış ve altı düz direksiyon ve yanal destekleri mükemmel olan AGR onaylı masajlı koltuklar ise aracın sportif ruhunu size gösteren detaylardan. Araçta AGR onaylı koltukların dışında ekstra olarak soğutmalı, ısıtmalı ve masajlı koltukların olması da konfora ne kadar düşünüldüğünün kanıtı resmen.
Insignia’nın en önemli değişikliğine gelelim şimdi de. 1.5 litrelik 3 Silindirli dizel motor. Bu motorun çok benzer özelliklerde olan versiyonunu BMW yıllardır kullanmaya devam ediyor. Ancak aracımızın üzerindeki motor GM tarafından geliştirilen ve Opel tarafından üretilen bir motor. 3 Silindirli motorların titreşimli olduğunu biliyoruz, ancak bu titreşimin dizel motorlarda daha yüksek olacağı da aşikar. Opel mühendisleri bunun üzerine çok fazla kafa yormamışlar, çünkü 3 silindirli motor oldukça fazla titreşimli ve dışarıya karşı çok sesli çalışıyor. Öyle ki turbosuz eski nesil bir dizel bile sanabilirler.
Ancak şu da çok iyi bilinir. 3 silindirli motorların tepkileri 4 silindirlilere göre daha iyidir. Daha yüksek tork değerlerine daha düşük güçlerde ulaşabilirler. Bu motorda da bu durum yaşanıyor. 122 beygir güç üreten yeni motor, 285 Nm tork üretiyor ve bu tork 1500 d/d’dan itibaren üretiliyor. Ürettiği bu gücü 8 ileri otomatik şanzıman ile ön tekerleklerine aktaran otomobilin bir diğer yeniliği de bu olmuş oluyor. Önceki nesillerde 6 ileri olan otomatik şanzıman artık 8 ileri ve çok daha hızlı.
Performans konusunda ise yeni motor, eskiyi aramanıza neden oluyor. Nedeniyse neredeyse 1.6 ton olan Insignia’yı 12.2 sn’de 100 km/s hıza çıkartması ve maksimum 200 km/s hıza ulaştırabilmesi. Ancak bu motor kendinin performans ağırlıklı olmadığını zaten verilerinden gösteriyor. Bu motor tüketim ağırlıklı yapılmış. Durum böyle olunca da 5.4 litre/100 km gibi komik olacak tüketim değerleri ile İstanbul içerisinde dolaşmanız çok normal oluyor.
Makyajla birlikte aslında Insignia’nın sürüş dinamiklerinde en ufak bir değişiklik olmamış. Halen direksiyona çok güzel cevap veren bir direksiyon sistemi mevcut. Yine aynı şekilde yumuşakla sert arasında çok güzel ayarlanmış süspansiyonların çalışma aralığı biraz kısa. Bu nedenle ülkemizdeki çukurlu yollarda aracın dengesi biraz bozulabiliyor.
Eğer sizde D Segmentinde eski olmasına rağmen halen dinamik görünen, tek rakibinin Peugeot 508 olduğunu düşündüğüm bir otomobil almak istiyorsanız Opel Insignia’yı tercih edebilirsiniz.
Opel Insignia fiyatlarına buradan ulaşabilirsiniz.